İftitah Tekbiri
İftitah Tekbiri, İftitah tekbiri alırken ellerin kulak hizasına kadar kaldırılmasıyla ilgili hadis-i şerif rivayetleri ile gerçekler.
Abdülcebbar b. Vail (R. A), babasından naklederek şöyle diyor
"Rasulullah (S. A. V)'in arkasında namaz kıldım. Namaza başlayacağında tekbir alır, ellerini kulakları hizasına kadar kaldırır, sonra Fatiha suresini okuyor.
Fatiha suresi bitince 'Amin!. ' diyordu. Min derken sesini yükseltiyordu. " Abdülcebbar b. Vail (R. A), babasından naklederek, babası Vail. "Rasulullah (S. A. V)'i namaza başlarken ellerinin baş parmaklarını kulak memelerinin hizasına kadar kaldırdığını gördüğünü söyledi.
Tekbirde kullanılan lafızların "Allah" lafz-ı celali ile olması lazımdır. Binaenaleyh sadece "Kerim" ya da "Rahim" vb. Sıfatları söylemek yeterli değildir. "Allah, Rahman veya Rab" gibi isimle iftitah yapılacak olursa, Ebu Hanife'ye göre sahih olur. Çünkü Ebu Hanife'ye göre, Kur'an'da emir şeklinde geçen "kebbir" sözü, mutlaka "ekber" denilmesini değil, tazim ifade eden herhangi bir lafzın söylenmesini amirdir. "İftitah Tekbiri'nin özellikle "Allah'u ekber" lafzıyla söylenmesinin vücubuna gelince, çünkü Peygamber (S. A. S), namazda, hep buna devam etmiştir. Her namazın başlangıcında "Ellahu ekber" denilmesi farzdır ve namazın rükünlerinden biridir. "Ellah" ve "ekber" kelimeleri ve bu iki kelimenin harfleri peş peşe söylenmelidir. Yine bu iki kelime sahih Arapça ile okunmalı ve eğer bozuk Arapça ile örneğin, Türkçe tercümesi söylenirse, doğru olmaz.
Hanefilere göre "iftitah tekbiri"nin edasının şartları nelerdir?- Vaktin girmesi
- Vaktin girdiğini bilmek veya zann-ı galib ile hükmetmek
- Setr-i avret
- Bedenin, elbisenin ve namaz kılma yerinin temiz olması
- Gücü yetenin, farz ve vacip namazlarla sabahın sünnetinde tekbiri ayakta getirmesi
- Kılmak istediği namaza niyet getirmesi
- Kılacağı namazı tayin etmesi (Öğle, ikindi vs.)
- Vacip namazı da tayin etmesi (Tavaf, vitir ve bayram namazları)
- Kendisi duyacak kadar tekbiri sesli söylemesi
- Tekbir niyetiyle söylediği lafızların zikir ifade etmesi
- İftitah tekbirine delalet eden lafzın talep ya da hacet ifade etmemesi
- Bu lafzın "Besmele" olmaması
- Gücü yetenin Arapça tekbir getirmesi
- Lafzatullah'dan (H) harfinin hafzedilmemesi
- "Allah" lafzının hemzesinin uzatılmaması
- "Ekber" lafzının hemzesinin uzatılmaması
- Yine "Ekber" lafzının (B)'sinin uzatılmaması
- Niyetle iftitah tekbirinin arasının ayrılmaması
- "İftitah tekbiri"'nin niyetten önce olmaması
- Muktedinin imamdan önce tekbir getirmemesi, şarttır.
- "İftitah tekbiri"'nin Arapça'dan başka bir dille getirilmesi de caizdir
İftitah tekbirinin fazileti
Bir kimse, iftitah tekbirini imam ile alırsa, sonbahar günlerinde, ağaçların yaprakları, rüzgâr estikçe ne şekilde dökülürse, o kişinin günahları da öylece dökülür.
Birgün, Resulullah "sallallahü aleyhi ve sellem" namaz kılarken, bir kimse sabah namazında, iftitah tekbirine yetişemedi. Bir köle azad etti. Ondan sonra gelip Resulullaha "sallallahü aleyhi ve sellem" sordu; "Ya Resulullah! Ben bugün, iftitah tekbirine yetişemedim. Bir köle azad ettim. Acaba iftitah tekbirinin sevabına nail olabildim mi?" Resulullah "sallallahü aleyhi ve sellem", Ebu Bekr-i Sıddıka "radıyallahü anh", (Sen ne dersin, bu iftitah tekbirinin hakkında?) diye sordu. Ebu Bekr-i Sıddık "radıyallahü anh" buyurdu ki, (Ya Resulallah! Kırk deveye malik olsam, kırkının da yükü cevahir olsa, cümlesini fakirlere tasadduk etsem, yine imam ile alınan iftitah tekbirinin sevabına nail olamam).
Ondan sonra, Resulullah "sallallahü aleyhi ve sellem", (Ya Ömer! Sen ne dersin, bu iftitah tekbirinin hakkında?) dedikte, Hazret-i Ömer "radıyallahü anh", (Ya Resulallah! Mekke ve Medine arası dolu devem olsa ve bunların yükleri cevahir olsa, cümlesini fakirlere tasadduk etsem, yine imam ile alınan iftitah sevabına nail olamam) dedi.
19.01.2024 11:01:45
İftitah Tekbiri ile ilgili bu madde bir taslaktır. Madde içeriğini geliştirerek Herkese açık dizin kaynağımıza katkıda bulunabilirsiniz. Sayfayı Düzenle
|